Yeter...
Yaz...
Tembel bir öğleden hemen sonra...
Püfür efil bir teras, balkon, tepe, deniz kenarı...
Her neyse...
Güneşte gevremişsin mayış mayış,
Gözlerin kapalı bakarken sıcağın sarısına...
Serin, buzlu bir içecek elinde
Chet Baker veya Miles Davis çalıyor...
Rahatsın.
Canını sıkan hiçbir şey yok.
Bir de üstelik mutlusun anasını satayım!
Sağlığın da yerinde keyfin de.
Sonra birden...
Üstadın üflediği
o trompet
bir yerde
getirip
bir yumruk tıkayıverir gırtlağına
durup dururken...
İnanılmaz bir hüzün sarar...
Neredeyse ağlayacak gibisin.
Gözlerini açıp
maviye bakarsın...
hüzün gider.
Hayat böyle bir şey işte,
gelince hüzün
gözünü aç...
Yeter.
Fotoğraf: Kerem Hancı (http://www.keremhanciphotography.com/)
2 yorum:
Gözlerimi açtığımda "mavi" ye bakabileceksem eğer, teklifini kabul ediyorum. Gözlerimi açmayı yani..: )
yavaş yavaş TR-Bukowski'ye dooru gidiyoruz..
Hadi hayırlısı :))
Yorum Gönder