Deprem,
terör, kadına şiddet, kavgacı politikacılar, sebebini dahi bilmeden senelerce
hapis yatan insanlarla aynı ülkede yaşamak, trafik stresi, işsizlik ihtimali,
ekonomiye dair endişeler…
Okurken
bile içi sıkılıyor insanın. Gündemi bunca olumsuzlukla dolu başka kaç toplum
vardır bilemiyorum; bildiğim şey tüm bu olayların BİZİMLE İLGİSİ YOK! Bu
olayları kendi hayatımızın dertleriymiş gibi sahiplenmek gibi bir delilik hali
yaşıyoruz hepimiz. Depremdeki ya da Afrika’daki kuraklık ve takip eden açlıkta
yaşanan trajediyi gün içinde defalarca hatırlamak bize ne sağlıyor? Pekiyi bir
gece önceki maçta zaten çoktan olup bitmiş penaltıyı bağıra çağıra tartışmak?
Ya da bir politikacının ötekine söyledikleri üzerine taraftarca yorumlar
yapmak?
Haberdar
olmamaktan ya da etrafımızda olan bitene duyarsız kalmaktan söz etmiyorum tabi
ki. Öncelikle farkına vardığımızda hayatımızı olumlu yönde etkileyebilecek
durumu fark etmekten söz ediyorum:
Kimisi
o partiye kimisi bu partiye oy verir, kimisi o ırktan kimisi bu ırktandır,
kimisi o takımı kimisi bu takımı tutar, kimisi Hristiyan kimisi Müslüman kimisi
de Budisttir… Tüm bu “seçimler” ilgi alanlarımız, dünya görüşümüz ve
düşüncelerimizle ilgilidir. Hiçbiri,
tekrar
edeyim;
HİÇBİRİ
gerçekte
kim olduğumuzla ilgili değildir.
Enerjimizi
düşüren, bazen çalışma şevkimizi bazen de yaşama sevincimizi örseleyen tüm
negatif etkilerden kurtulmak mümkün mü peki? Elbette!
İyi güzel de nasıl?
Bunu
yapmanın yolu düşüneceğimiz şeyleri “seçmekten” geçiyor. Bakarken, dinlerken, okurken,
konuşurken kendinizi kötü hissettiğinizi fark ettiğiniz her konuyu bilinçli bir
biçimde hayatınızın dışında tutabilirsiniz. Daha iyi hissetmeye, daha kolay
yaşamaya, stresten uzak kalmaya kararlıysanız size tam da istediğiniz keyifli
ve hedeflerinize odaklandığınız hayatı getirecek seçimleri yapmak elinizde…
İşte bununla ilgili bazı durumlar ve sizi düşünmeye sevk edeceğini düşündüğüm birkaç
soru:
Açmak ya da açmamak… İşte
bütün mesele!
- TV’de
tartışma kültürünü bilmeyen, birbirini dinlemeyen ama birbirine sürekli
hakarete varacak sözlerle bağıran adamların bulunduğu tartışma programlarını izlemek
size ne sağlıyor?
- Ağıtlar
ve feryatları arabesk müziklerle harmanlayan %100 Türk malı benzersiz(!) haber
bültenlerini izlemekten elde ettiğiniz fayda nedir?
- “Kim,
kiminle, nerede sarhoşken, kime ne söyledi” benzeri bilgileri (!) beyninize
boşaltan magazin programlarından bugüne kadar neler kazandınız?
- Birbirlerini;
hiç tanımadıkları bir sunucu vasıtasıyla tüm ülkeye şikâyet eden akrabaların ve/veya birbirlerini acımasızca eleştirmek üzere güdülen insanların katıldığı “reality
show”ların, dağarcığınıza eklediği hangi bilgiyi, hayatınızın size faydası olan
hangi bölümünde kullandınız?
- Her
akşam koşa koşa eve gelip izlediğiniz ve arkadaşlarınızla üzerine konuştuğunuz
diziler, kişisel hedeflerinize ulaşmak konusunda size neler katıyor?
- TV
hayatınızda olmasaydı yerine neler olurdu?
- Her
akşam 4 saat TV izlemeseydiniz başka nelere vakit ayırabilirdiniz?
- Vakit ayırdığınız bu
farklı şeyleri yapmak size ne gibi faydalar sağlardı?
“Sabah ilk işim günlük
gazeteleri okumaktır…”
- Harika!
Pekiyi, bu gününüzün nasıl başlamasına neden oluyor?
- İşinizle
ilgili bilmeniz gereken günlük gelişmeleri, tüm gazeteyi taramadan da elde
edebileceğiniz bir yöntem var mı?
- Zaten
herkesin dilediğinde ulaşabileceği, çeşitli köşe yazarlarının makalelerini eşe
dosta yollamak günün sonunda ne işinize yarıyor?
Gün içinde de her an
seçebileceğimiz alternatifler söz konusu:
- “Kişisel
sorunlar alanınız”a girmeyen konularda (futbol, siyaset, dedikodu vb.) taraf
olmak ve aslında hayatınızla hiçbir ilgisi olmayan kişi ya da görüşleri fanatik
bir taraftar gibi savunmaktan neler elde ettiniz şimdiye dek?
- Karşınızdaki
insanı suçlamak ya da ondan yakınmak, size hedeflerinizle ilgili ne gibi
avantajlar sağlıyor?
Papatyalar mı dikenler mi?
- Size
sürekli dertlerini anlatan ya da hayatın her anından şikâyet eden dostlarınız (!)
hayatınıza ne katıyor?
- Bir
tercih yapabilseydiniz hayatınızdan kimleri çıkartırdınız?
- Etrafınızdaki
insanlardan hangileriyle daha sık görüşmeyi arzu ederdiniz?
- Her
hafta sizi iyi hissettiren kişilerle düzenli görüşmek nasıl hissetmenizi
sağlardı?
Sözün özü
Daima
anımsayın, mutlu hissetmenin hakikatte tek bir tetikleyicisi var: Mutlu
düşünceler. Mutlu düşünceleri üretebilmenin her an uygulanabilir en kolay yolu içinse
yapılacaklar basit:
- Mutlu
insanlarla birlikte olun.
- Konuştuğunuz,
paylaştığınız konuları olumlu olanlardan seçin.
- Zor,
üzücü, engel teşkil eden hadiseler yaşanmışsa çözüme odaklı kalın. Söz konusu
olayı olumluya çevirmenin yolları üzerine konuşun.
Bu
hayatımızın geneline yaklaşımımız haline geldiğinde akışın nasıl değiştiğiniz
fark edersiniz. Bazı özel durumlar da söz konusu elbette: Aileden birinin
yaşadığı ciddi bir rahatsızlık mesela ya da sevilen birinin kaybı… “Travma”
yaratabilecek güçte olumsuzluklarda nasıl tedbirler almalı? Onu da bir sonraki
yazıda paylaşırız…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder