Geçen hafta İstanbul’un
önemli reklam ajanslarından birinin CEO’su twitter’da şöyle yazmış: “Yaşam Koçluğu en kolay edinilen meslek olsa
gerek. Son zamanlarda amma çoğaldı! Psikolog ve psikiyatrlara rakip oldular. Çok
tehlikeli.”
Bir insanın, tedavi amaçlı uzmanlık
gereken bir alanda uzmanlığı olmadan hizmet vermeye kalkışması elbette
tehlikeli bir şeydir. Ancak insanın durumu derinlemesine araştırmadan, bilmediği
konularda “Ben yazdım oldu” kolaycılığıyla ahkâm kesmesi de aynı ölçüde
tehlikeli değil mi?
Tanıdığım tüm koçlar
yaptıkları işin psikologlar ve psikiyatrlarla karıştırılmaması gerektiğini
söyler ve özenle işin tıbba giren bölümünden uzak durup; gerektiğinde
danışanlarına çözümün kendilerinde olmadığını belirtip onları psikolog veya
psikiyatrlara yönlendirirken, çalakalem yazdıklarıyla tüm koçları töhmet
altında bırakmaya kimin ne hakkı var?
Bu ön yargılı gönderiye gelen cevaplara da bakalım:
1.) “Haklısınız da ne zaman böyle bir meslek
oluştu, mesela pasaportta meslek kısmına yazılabiliyor mu?”
2.) “İyi de bu etiketleri insanlar kendi
kendine nasıl veriyor? bir eğitim sonrası "meslek" edinmiyor muyuz? Yaşam
koçu eğitimi ne?”
3.) “Bir de bilinçaltı uzmanlığı varmış.
Anneannene anlatamayacağın işi yapmayacaksın.”
4.) “Şarlatan hocaların modern versiyonu...”
Sırayla
cevaplayalım:
1.) Koçluk mesleği dünyada “oluşalı” çok
oldu. 1. Dünya savaşı sonrası yaşanan büyük ekonomik buhran sonrası, bir tenis
koçunun, koçluğu iş hayatına uyarladığı modelden hareketle Amerika Birleşik
Devletleri’ndeki büyük şirketlerin İnsan Kaynakları’na muadil departmanlarında (o dönemlerde, şirketlerde bu isimde bir bölüm bulunmuyordu) uygulanmaya başlayan bir takım teknikler zamanla geliştirildi. 1980’lerden bu
yana da yönetici koçluğu ile başlayan kişisel koçluk (Yaşam Koçluğu) sürekli kendini yenileyerek gelişiyor.
Türkiye’de henüz meslek olarak kabul
edilmiyor; yani pasaportların meslek kısmına henüz yazılamıyor, doğrudur.
Bununla ilgili olarak çalışmalar ise son sürat devam ediyor: International Coach Federation
(ICF) Türkiye Başkanı Gürcan Sarıoğlu, Koçluk Platformu Derneği (KPD) Başkanı
Çağlar Çabuk ve Koçluk Derneği (KoçDer) Başkanı Yasemin Hür, Meslek Yeterlilik Kurumu (MYK)
Başkanı Bayram Akbaş ile birlikte çalışıyorlar. 2012 yılında MYK’nın
koçluğu resmen meslek olarak tanıması bekleniyor. (Kurumlar hakkında detaylı
bilgiler için: www.icfturkey.org, www.koclukplatformu.org, www.koclukdernegi.org, www.myk.gov.tr/)
2.) Etiketleri insanlar kendilerine vermiyor…
Gidip bu işin eğitimini alıyorlar. Dünyanın parasını ve zamanını harcıyorlar.
Dolayısıyla koçlar da ciddi eğitimler sonrası ediniyorlar bu mesleği. Yaşam
Koçu Eğitimi kademe kademe alınabilen ve uluslar arası kurumlar tarafından
verilen sertifikalarla tescillenen ciddi zaman ve para gerektiren bir eğitim.
Üstelik temel eğitimler sonrası almanız gereken eğitimler de bitmek bilmiyor.
Sürekli eğitimlerle beslenmeniz gerekiyor.
3.) Tüm insanlar sadece anneannelerine anlatabilecekleri
meslekleri yapsaydı eğer, gelişim diye bir şey olmazdı. Ne endüstri tasarımcı,
ne mimar, ne de reklamcı olurdu dünyada… Muhtemelen siz kalaycı ben bileyci
olurdum ve saman damlı kerpiç evlerimizde gül gibi yaşar giderdik.
4.) Bu yorumu yapan arkadaşı tanıyorum ve böyle aydın birinin koçluk konusunda "Şarlatan hocaların modern versiyonu" yazabildiğine inanamıyorum! “Kara cahil engizisyoncunun modern
versiyonu” oluvermiş bu yazdığıyla... Ya da akıl tutulması yaşıyor, bilemiyorum.
Bilgisi
yok, fikri var
Türk insanının bilgi sahibi olmadan fikir
sahibi olması sorunsalı burada da ortaya çıkıyor. İşin daha üzücü tarafı;
İnternet ortamında bu ön yargılı yaftaları fütursuzca yapıştırabilen bu insanların,
google’da “Yaşam Koçluğu”, “Coaching” gibi kelimeleri arayıp neyin ne olduğunu
öğrenmeleri iki dakikalarını alır… Ama o vakti harcayana kadar, cahilliklerini ortaya koyan bu cümleleri yazmak çok daha kolay elbette. Yazık!
Ne mutlu ki az da olsa bilinçli insanların da gönderileri var cevaben:
- “120 yıl önce doktorlar psikologlar için,
250 sene önce de üfürükçüler doktorlar için aynı şeyi söylüyordu.. be cool
yani.”
- “(Koçluğun) ‘yol arkadaşlığı’ olduğu
bilincine varıldığında tehlikeli olmadığı anlaşılacaktır.”
Aynen öyle! Yeniliğe direnmek ve karşı çıkmak kendini değiştirip
geliştirmekten daha kolay olmuş her zaman. Tıpkı tarihin her döneminde olduğu
gibi; yeniliğe ve bilinmeyene korkusu düşmanlık/saldırganlık olarak tezahür
ediyor bu tip insanların. Ama korkuyla direnenler ne kadar kalabalık olursa olsun değişim hep galip gelmiş tarih boyunca... Koçluk mesleğinin de 21. yüzyılın mesleği olduğunu görecek herkes.
“Yol arkadaşlığı” tanımı da harika bir tanım…
Kişinin belirlediği hedefe doğru ilerlerken moral, motivasyon, düşünme
kapasitesi, çözüm bulma yolları gibi bir çok konuda kişinin öz potansiyelini
keşfedip onu artırarak verimli kullanmasına yardımcı olan yol arkadaşları
koçlar.
Koçluk ilişkisinin ölçülebilir faydaları
bugüne kadar tüm dünyada milyonlarca kez ispatlandı. Kurumsal koçluk; Amerika, Kanada, İngiltere
ve diğer gelişmiş batı ülkelerinde şirket sözleşmelerine kadar giren, dünya
çapında milyarlarca dolarlık bir sektör oldu. Bu işe büyük paralar ayıran koca
koca küresel şirketlerin yöneticileri aptal mı sizce?
Küçük
bir tavsiye
O, önemli reklam ajansının CEO’sunun son on
yıldır ajansında yaşadığı sıkıntıları, inişli çıkışlı dönemleri ve ne kadar
zamandır zarar ettiğini (neyse ki nihayet bu yılı küçük de olsa kârla
kapatacağını) biliyorum... Ve kendisine bir kurumsal koçla çalışmasını öneriyorum, çok memnun kalacak! Bir yandan da koçluk konusunda hiçbir eğitimi olmayan, kendisine “Melek Koçu”
diyen eski reklam yazarını, iki tane kitap yazdı diye aynı zamanda ahbabı olan
televizyoncunun programına çıkarırken neden bu kadar hassas olmadığını da merak
ediyorum.
Konu açılmışken hatırlatayım: Elbette dikkatli olmakta fayda var: Sahte doktorların ameliyata girdiği bir ülkede yaşıyoruz. Hiçbir eğitim almadan “Yaşam Koçuyum” diye ortaya çıkan soytarılara karşı
uyanık olmalı herkes. Bir koçla çalışacaksanız daima anımsayın; seçtiğiniz
koçun eğitimini, altyapısını ve tecrübesini sorgulama sorumluluğu size ait!
Ön yargılardan, haksız yere yapıştırılan
yaftalardan ve cehaletten uzak; aydınlık, hedeflerinize hızla ve başarıyla
ulaşmanıza destek, kristal berraklığında, mükemmel bir bakış açısı diliyorum hepinize. İyi olun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder